Yaşam bazıları için kolay olsa da çoğuna göre zordur. Taşınılan yükün altında ezilmemek, dayanıklı olmak, yılmamak, eğilip yığılmamak gerekir. Ancak, bazıları ne yaparsa yapsın yaşama tutunamaz; bu onların beceriksizliğinden değil, bazılarının aç gözlü olmasındandır.
Ters Çita
10 Eylül 2014 Çarşamba
11 Haziran 2014 Çarşamba
Boğaziçi Köprüsü
BOĞAZİÇİ KÖPRÜSÜ
Böyle başlamış;
Temel atma töreni
Böyle sürdürülmüştü...
Köprü var; geçecek araç yok (!)
Araç var; geçecek köprü yok (!)
Bunlar da Köprü altından geçenler
Bu da şarkısı
31 Ocak 2014 Cuma
23 Ocak 2014 Perşembe
Türk Ağır Sanayinin Başladığı An
Bu topraklar benim yurdum diyen herkes için çok anlamlı bir fotoğraf:
Beyaz kıyafetiyle elinde meşale tutan genç kızın adı Fatma; Karabük'ün Öğlebeli köyünden. Yanındaki boynu kravatlı beyler dönemin siyasileri ve bürokratları, eli havada olan ise ustabaşı. Bir kaç saniye sonra Fatma meşaleyi yüksek fırının ağzına tutarken ustabaşı elini aşağı indirip fırına basınçlı hava verilecek, ateşlenen fırın büyük bir gürültüyle çalışmaya başlayacak, bacasından gri dumanlar çıkacak, fırının içine atılan Anadolu toprağı demir olup su gibi fırının ağzından akacak, üstüne işçilerin alın teri damlayıp çelik olacak, çelikten binalar, köprüler, raylar velhasıl sanayi ürünleri yapılacak ve ülke mamur olacak...
1939'da çekilen bu fotoğrafı özel kılan sadece bunlar değil; Fatma köylü kızı; Anadolu'nun gerçek sahibi, kıyafetinin rengi beyaz; saf ve temiz bir başlangıç için seçilebilecek en güzel renk, başı bürgülü (bürgü dolanarak örtülen baş örtüsü demektir) çalışan herkes gibi, fotoğraf karesinde sadece ilgililer var; ilgili-ilgisiz herkes orada değil ve fotoğrafı çeken de oldukça usta...
Bugün çekilseydi nasıl olurdu derseniz; ilgili-ilgisiz herkes orada olurdu, orada olan çok sayıdaki kişi aynı anda fırını ateşlerdi, ancak köylü kızı Fatma orada olmazdı. Haksız mıyım?
Böyle başlamıştı; böyle oldu...
8 Kasım 2013 Cuma
Kos
Hipokrat ağacı (?)
Bodrum-Akyarlar'dan eliniz uzatıp tutulacak kadar yakın olan Kos adası günübirlik turlar için oldukça uygun bir destinasyon. Bodrum'da canınız sıkılırsa ve de pasaportunuz "Yeşil" ise kolayca gidebilirsiniz. Ne yapılır derseniz; biraz gezilir, "something for nothing" türünden alış-veriş yapılır, öğlen yemeği yenir, bir kahvede biraz vakit geçirildikten sonra gittiğiniz feribotla Bodrum'a geri dönülür.
Nereler görülür derseniz; benim için en ilginç olanı Hipokrat ağacının bulunduğu mekan idi derim. O günden bugüne böylesine bir ağacın kalmadığını bilsem de, oldukça ilginç olduğunu, altındaki zarif çeşmenin suyunun da nefis olduğunu söyleyebilirim. Ne de olsa Osmanlı yapmış...
Eğer gecelemeye karar verirseniz ve uygun bir taverna bulabilirseniz-ben bilmediğim için öneremiyorum-Yunan müziği eşliğinde hoşça vakit geçirebilirsiniz.
29 Eylül 2013 Pazar
Şişe Postasının Hızı (!)
Cumhuriyet Gazetesi'nin 29.09.2103 tarihli baskısının arka sayfasında oldukça ilginç bir haber yer alıyordu; "Şişe postasının 30 yıllık serüveni" başlığını taşıyan haberde Karayipler'deki Batı Hint Adaları'ndan Saint Croix açıklarında 1978'de denize bırakılan bir şişe postasının, bundan beş yıl önce Hırvatistan'ın Korcula Adası açıklarında bulunduğunu bildiriyordu.
Haberi ilginç kılan ayrıntı ise; şişenin babasının kullandığı yük gemisiyle 1978 yazında tatile çıkan Danimarkalı 8 yaşındaki Kim Kragh Staerke isimli bir çocuğun canı sıkıldığı bir günde üzerinde kendi adresi bulunan bir mektubu bir şişenin içine koyup ağzını iyice kapattıktan sonra Saint Croix adası açıklarında denize attığının, aradan geçen 30 yılda şişenin Hırvatistan'ın Korcula Adası açıklarına kadar geldiğinin ve şişeyi yine Danımarkalı Martin Macic adında bir çoçuk tarafından bulunduğunun ve uzun uğraşılar sonra şişenin içinden çıkan mektubun alıcısının bulunup teslim edildiğinin bildirilmesiydi.
Haberi ilginç kılan ayrıntı ise; şişenin babasının kullandığı yük gemisiyle 1978 yazında tatile çıkan Danimarkalı 8 yaşındaki Kim Kragh Staerke isimli bir çocuğun canı sıkıldığı bir günde üzerinde kendi adresi bulunan bir mektubu bir şişenin içine koyup ağzını iyice kapattıktan sonra Saint Croix adası açıklarında denize attığının, aradan geçen 30 yılda şişenin Hırvatistan'ın Korcula Adası açıklarına kadar geldiğinin ve şişeyi yine Danımarkalı Martin Macic adında bir çoçuk tarafından bulunduğunun ve uzun uğraşılar sonra şişenin içinden çıkan mektubun alıcısının bulunup teslim edildiğinin bildirilmesiydi.
Saint Croix Adası
Şişenin katettiği mesafe
Korcula Adası-Hırvatistan
5 Eylül 2013 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)