Buharlı gemilerin ülke kıyılarında sefer yapması bazı kara şehirlerinin önemini yitirmesine, kıyıdaki şehirlerin ise önem kazanmasına neden olmuştur. Beyrut’un Halep’i, İzmir’in Aydın’ı, Basra’nın Bağdat’ı geçmesi, Selanik ve İskenderiye’nin yükselmesi, hayli sapa olduğu halde Trabzon’un yükselişi buna verilebilecek en iyi örneklerdir. 19. yüzyılın sonlarında İstanbul ve İzmir’de hizmete verilen limanlar ise sadece modernitenin girdiği kapılar olarak kalmayıp ülkede deniz ulaşımın gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
İzmir’deki eski ahşap rıhtım ve ileriye doğru uzanan iskelelerin yerine denize 16,5 metre ilerleyecek şekilde Kordon yapımına Fransız şirketi M.R. Gifre'ye verilen imtiyaz kapsamında 1867’de başlanıp 1876’da bitirilmesi diğer önemli bir yatırım olmuştur. Kentin nüfusu artmış, ticaret büyümüş ve İzmir’in ihracatı, İstanbul limanı da dahil olmak üzere ülkenin bütün limanlarından yapılan ihracatı geçmiştir. Buna bağlı olarak limana uğrayan gemi sayısı ise 1863’te 1.295 iken 1900’de 2.465’e yükselmiştir.
Gifre şirketi 1919 senesine kadar liman hizmetlerini sürdürmüş, 1884 yılında kurulan Şirket-i Hamidiye ise şehrin çeşitli yerlerine iskeleler inşa ederek satın aldığı Girit, Terakki, Gülbahçe, Hürriyet, Musavat, İstanbul, Güzel İzmir ve Karşıyaka gemileri ile yolcu taşımacılığına başlamıştır.
İzmir'in 1919'da işgali sonrasında Şirket-i Hamidiye feshedilerek işletme imtiyazı Gifre şirketine verilmiş, gemilerin adını değiştien şirket yeni gemiler de temin ederek Urla, Foça ve Dikili'ye gemi işletmeye başlamıştır.
9 Eylül 1922'de izmir'in düşman işgalinden kurtuluşu sonrasında millileştirilen İzmir Limanı'nın işletmeciliğini Uşakizade Muammer Bey devralarak 1925'e kadar sürdürmüştür. Bu yetki 5 Ağustos 1925'te İzmir Limanı Körfez İşleri İnhisarı Türk Anonim Şirketi'ne geçmiştir.
İçliman
Şu İzmir'den Çekirdekiz Nar Gelir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder