4 Şubat 2013 Pazartesi

Osmanlının Mirası







Yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarına bakıldığında, sınai ve ticari altyapı bakımından Osmanlı’dan pek de parlak olmayan bir miras devraldığı görülmektedir. Son dönemlerinde oluşturulmaya çalışılan ulusal sermaye yaratma çabaları sonucunda filizlenmeye başlayan ve sayıları ve güçleri çok az olan bir grup insan gözardı edilecek olursa, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türkler daha çok askerlik ve bürokrasi alanlarında faaliyet göstermişler, sanayi ve ticaret ile fazla ilgilenmemişlerdir. Bu nedenle, Osmanlı İmparatorluğu döneminde ticaret ve sanayide azınlıklar faaliyette bulunmuşlardır.



Herşeye rağmen 19. yüzyılın başlarında Osmanlı imparatorluğunda ufak atölyelerde icra edilen ve loncalar halinde örgütlenmiş bir sanayi mevcut olduğu görülmektedir. Pamuk ipliği, bez, ipekli kumaş ihracını gerçekleştiren bu sanayi, özellikle tanzimattan sonra çökmüştür. Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar, dış ticaret hammadde ihraç eden, mamül madde ithal eden bir yapıda oluşmuştur.



1923 yılına gelindiğinde Türk ulusu 8 yıl süren savaş ve 4 yıllık bağımsızlık mücadelesinden yeni çıkmış, kömür, bakır, kurşun işletmeleri, Feshane, Hereke, Zeytinburnu gibi devlet fabrikaları, yabancılara ait mensucat, çimento ve zeytinyağı işletmelerinden ibaret olan sanayinin büyük çoğunluğu İzmir ve İstanbul çevresinde bulunduğundan, işgal ordularınca büyük hasara uğratılmıştır.

        Bunlara ek olarak, dış ticaretin gelişimi açısından önemli olan fiziki altyapının durumu da pek parlak değildir. İmparatorluktan Cumhuriyete 4.138 km demiryolu kalmıştır. İzmir ve İstanbul dışında ise ticarete elverişli liman mevcut değildir.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder