28 Şubat 2013 Perşembe

Denizde Haberleşme



        Konumlarını ve rotalarını belirlemek için belli yöntemler geliştiren denizciler zora düştüklerinde yardım istemek için ateş yakmak ve işaret flamaları kullanmak gibi bazı araçlardan faydalanmaya çalışmışlar, zamanla dürbünün geliştirilmesi, işaret flamalarının standart hale gelmesi, karada kullanılan Semaforun deniz haberleşmesine de uyarlanması ve elektrikli telgraf için geliştirilen Mors kodları kullanılıp ışıkla uzaklarla haberleşmeye başlanmasıyla deniz haberleşmesinde oldukça önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Bu alandaki gerçek gelişme ise 20. yüzyılın başlarından itibaren elektromagnetik dalgaların haberleşmede kullanılmasıyla olmuştur



      1900 yılından itibaren başlanılan bu hizmet kısa sürede gelişmiş ve 1903 yılında Berlin’de toplanan uluslararası bir konferansında bu hizmete yönelik kurallar belirlenmeye başlanmıştır. 1912 yılına gelindiğinde ise dünyada, aralarında İstanbul-Okmeydanı’nda kurulan istasyonun da bulunduğu toplam 479 adet kıyı telsiz istasyonunun kurulduğu, telsiz donanımına sahip gemi sayısının da 2752 adede ulaştığı görülmektedir.


Okmeydanı

Okmeydanı Telsizi

      Aynı yıl meydana gelen Titanic faciası denizde can ve mal emniyetine yönelik uluslararası kuralların belirlenmesini gündeme getirmiş ve 1914 yılında Londra’da toplanan konferansta kabul edilen bir kuralla 50 kişiden daha fazla yolcu taşıyan gemilerde radyo telgraf teçhizatı bulunması zorunluluğu getirilmiştir. 



Titanic faciasının yaşandığı konum


       Temmuz 1915 tarihinde yürürlüğe giren bu ilk SOLAS (Safety of Life at Sea/Denizde Can Güvenliği) Konvansiyonu 1929, 1948, 1960 ve 1974 yıllarında yenilenmiş, gemilerdeki telsiz haberleşme teçhizatına yönelik kurallarda da değişiklikler yapılmıştır.


       Deniz telsiz haberleşmesine yönelik en kapsamlı düzenleme ise IMO (International Maritime Organization/Uluslararası Denizcilik Örgütü) ve ITU (International Telecommunication Union/Uluslararası Telekomünikasyon Birliği) tarafından 1979 yılında itibaren başlatılan çalışmalarla oluşturulan ve 31.12.1999 tarihinden itibaren tam olarak uygulamaya konulan GMDSS (Global Maritime Distress and Safety System/Küresel Deniz Tehlike ve Güvenlik Sistemi) olarak adlandırılan düzenleme olmuştur. Bu sistemin temel amacı tehlike olan bir gemiden gelen yardım talebinin karadaki arama-kurtarma otoriteleri ile yakınındaki gemiler tarafından en kısa sürede alınıp gecikmeksizin yardım ulaştırılmasının sağlanabilmesidir. 

       Denizde arama-kurtarma operasyonuna ait bir örnek*;



         TAYYAR ŞENKAYA 1 (TCTG - 271002019) Gemisi 23 06 2013 günü saat 03:55’te 2 nolu ambarının su alması nedeniyle VHF 70 ve kanal 16’dan Finike açıklarında tehlike sinyali vermiştir. Gemide bulunan 11 personel gemiyi hemen terk etmiş tehlike sinyalini alan Türk Radyo durumu AAKKM ve Sahil Güvenlik Komutanlığına bildirmiş ve Bölgede seyreden gemilere Türkçe, İngilizce uyarı yayını yapmıştır. Bu arada SG20, SG14 ve TCG Akar gemileri olay yerine hareket etmiştir. Tehlike sinyali veren TAYYAR ŞENKAYA 1 gemisinin en yakınında olan Malta bayraklı GOBUSTAN (9HA2895) gemisi AIS üzerinden 3 mil mesafede olduğu tespit edilerek olay yerine yönlendirildi ve GOBUSTAN (9HA2895) gemisi TAYYAR ŞENKAYA 1’in 11 personelini sağ olarak gemiye almıştır. 11 kazazede daha sonra SG20 tarafından teslim alınarak Finike limanında sağlık kontrolü için ilgililere teslim edilmiştir.

         *Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü web sayfasından alınmıştır.














 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder